18 Mayıs 2011 Çarşamba

Tezer Molası




zaman zaman kendimi tüm insanlıktan daha güçlü duyuyorum, ama kendimi aynı anda çıplaklıklardan sıyrılmaya çalışan ağaçlar kadar da bırakılmış duyuyorum. Özellikle ben'in, ben'i bıraktığı anlarda.




...artık bundan böyle acıları mutluluk olarak nitelendirmeye karar veriyorum.




"çevreyi tanımlamak değil, duygularla yaşamak gerekir..."


her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?


Niçin dünyaya geldiğini biliyor musun? anlatmalısın, anlatmalısın, ayrıca acıkmalısın, susamalısın... sonun korkunç sefil olmalı! bunu biliyor musun?


"dünya nasıl olması gerekiyorsa öyle. kendi kendini kurtaramayanı hiç kimse kurtaramaz."


...tüm yorgunlukların yarattığı aşırı dirilik...


her köşe, her cadde öyle dolu, öyle dolu, öyle dolu ve bu doluluk içinde öyle boş, öyle boş, öyle boş ki...


nereye gitmek istiyorum ki. nereye gidebilirim ki. sürekli gitmek istemek de, bir yerde, hiçbir yerde olmak istemek değil mi?


denizin dümdüz yüzeyi boyunca sonsuza dek böyle gidebileceği duygusuna kapıldı.


tek günah insanın kendi yaptığını kavrayamamasıdır.


oysa ben tüm yaşamı gökyüzü altında bir tatil olarak görüyorum..


her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişiler. öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder