30 Temmuz 2012 Pazartesi

mutsuz'hüs!

birkaç zamandır mutsuz değilim. dün bir farkındalık anında bunu farkedip mutsuz oldum. sonra tekrar mutsuz olabildiğimi hissedip mutlu oldum içten içe mutsuzken.

yazmaya hastalıkla bağlı olanların yaza bildikleri duygu durumları, mekanlar ve dürtüler var. benimki mutsuzluk. biraz zamandır yazamadığımı farkedip sebebini düşündüm.

bişey düşündüğüm zamanları hayal ederken hep elimde kitap hamakta uzanmış bir ayağım hamağın dışında, gözlerim kitap okumaktan yorulmuşken gözlüklerimi çıkarıp sapı ağzımda hımmm'ladığımın fotoğrafı gelir gözümün önüne. sanki bişey düşünmek ancak bu şekilde mümkünmüş ya da buna en müsait ortam/ resim buymuş gibi gelir bana. ama öyle değildi. tuvaletten çıkıyordum ve annemin lavabo önüne koyduğu sıvı sabunla kalıp sabundan hangisini seçeyim diye kararsızlık yaşarken düşündüm mutsuzluk halime ilgili. sonra beni mutsuz eden şeyleri düşündüm sıvı sabunda karar kılmışken.

onları da sonra yazarım, daha o kadar mutsuz değilim. yazamıyorum.

26 Temmuz 2012 Perşembe

"denemeyen aşık olsun"

yenı yazı yazmayı denemeyen aşık olsun dedıler denedik. zira aşık olmaktan korkar olmuştuk..

buradan alır yürürüm diyordum yürüyemedım, yazacak çok şey var, çok gezdım, listede yapamadıklarım olsada sıralama olarak adanada kamp sıralamasına gelmiş bulunmaktayım.. bu sırada yaptıklarımı bırer 2şer foto ile göstermek isterim... ben susayım onlar dillensin.. Gidebilenlere gelsin aşağıdaki de...

                      
malum yerden ankaraya varış.

ankarada işlerin halli sonrası babel

ankaray

Yürüyen merdiven ve aşti

buraya bakarların ne demek olduğunu anlamam 2 yılımı almıştı. gülümsedim hatırlayınca.

ah aşti ah. aşti ne lan demiştim ilk kez 7 yıl önce, "otogar nerde bilader" diye sorarız biz, aştiye nasıl giderim diye sormayız.. yalnız birader değil bilader deriz..

İstanbula varılıp çamlıcada kahvaltı yapılır.

sırf sigaralı postlarıma yenısını eklemek ıcın buralara geldığımı soyleyenler var.



mekan güzel, obje kasıntı.

ballı kaymaklı ekmek yiyen şapşal kedi.

biramızı içerken sessizce uyuyan öğle şekerlemesının tadını cıkaran asil.

adalar.


Resim yazısı ekle

dizşerimde hala yaraları durur çocukluk sevdalarımın..







aldığı hediyenın arkasında etıketı unutan adam.

deneme 1

deneme 2

ayrılık pozu. dost başa düşman ayağa. yok lan o burda anlamsız durdu =)

17 Temmuz 2012 Salı

morrissey günü 2. yok lan hatta konseri.

yol haritası

bir kaç saat sonra başlamak uzere

şimdiki durak-ankara (tez teslımı)-istanbul (Morrissey konseri dahil meşkli bikaç gün)-adana (ana ocağı, gölde balık avı ve gece kampı)-kayaköy (1 haftalık tatıl)-şimdiki durak.


Nerde benim kırmızı gömleğim :))

16 Temmuz 2012 Pazartesi

14 Temmuz 2012 Cumartesi

perfect day

ne zaman olduğunu tam hatırlamıyorum sanırım lısans 4. allahın her gunu içtiğimiz donem. altmışevlere gıdılen, çinçinde dolanılan, götümüzü kesme korkusunun umrumuzda olmadığı dönemler.. henüz neyin kafasına ulaşmaya çalıştığımız konusunda düşünmediğimiz sadece takldığımız dönemler..

okumaların bu denli derinleşmediği, gırgırdan da olsa her türlü uçurucuyu "bali bile" denediğimiz dönemler..

özlemle anmıyoruz tabı, fakat sanırım "ulan ne moronmuşuz" diye içten içe gülüyoruz...

olsa yine yaparım, (var yine yapıyorum)

birbirimizi kandırmaya gerek yok, bazen ihtiyaç duyarız buralardan gitmeye, buna imkanımız yoksa buralardan götüren maddelere sığınırız..

bazen sadece uçmak isteriz. bazen sadece uçarız bir istek oluşmamıştır bile..

uçurucu madde kullanmadan da uçulabilir fakat zordur, sağlam bi kitap, çok sıkı bikaç dostla girişilen workshop, aşık olduğunu sandığın! kişiyle sağlam bi şevişme de uçurucu etki yapar..

bazen 1 bira bile yetebilir.

bazen de odanın ortasında üstsüz uzanıp (altta bi tek don kalabılır, hayayı elden bırakmayan atayist) öylece tavana bakmak da kafi gelebilir istediğin noktaya çıkmaya/ inmeye/ varmaya...

tüm bu yazılanlar aşağıda denk gelınen geçmi zaman moronluğu içindir. 

bugün moron günüm.

bu da şarkısı:
       






13 Temmuz 2012 Cuma

kendi başımayım. kendimle birlikte bir odada, uzayda bir yerdeyım. nerede olduğumun hiç farkında değilim. içeriye ışık girebilecek her yer örtülü. gündüzü yaşamayı sevmem. sevemedim.

bazen bir ses yetiyor, yanlışlıkla aranmış olmak kafi gelebiliyor huzuru bulmanıza...


12 Temmuz 2012 Perşembe

zira zihne küşayiş vermektedirler.

yolculuk üzere yol olan insanlardan mısın sen de? dedi biri
kafam olmuş konya yolu dedim. tebessümleştik.

eve döndüm, saat 2:41.
kahve koyup cam önünde sarma tütün içmekteydim 3 dk. önce.
sigaranın ve kahvenin bu kadar anlamlı olduğu ender anlar var.

çokça kahve ve sigara tüketin. zira zihne küşayiş vermektedirler.

zihne küşayiş veren şarkı da olsun isteriz. o da şöyle bişey olsa gerek..


9 Temmuz 2012 Pazartesi

hobari

Ankara'da işler yolunda, bu saatte işlerim hallolmuş olmaz genelde, işlerimi bu saatte bitirmenin şaşkınlığıyla Babelde (ayriş pub) buldum kendimi, gün ortası (sonrası) bira ve müthiş müziklerle keyfli bir dinleniş...

özlem boşuna değilmiş..

elvisli günlere tekrar merhaba



ankara yolcusu kalmasın 2.

sabah yolculuk var, tren yolculuğu, ankara yolculuğu..
ne sık gider oldum ankaraya ben.
ya da ankara süreci neden bitmedi hala,
çok seviyorum kodumun ankarasını,
Sakala gidip içmesini,
sağlam müziği vodooda dınlemesını
donkişotta ergenlerin arasında şömine başı oturmasını,
kitap için ertuğ pasajına uğramasını
neni özledim kodumun ankarası.
ya da nedir hala çeken..
hadi bakalım o zaman.. ankaraya gelsin.

6 Temmuz 2012 Cuma

akşam meşki

buz gibi bi bira, (3-4 ü bulur)
camel
biraz kitap, 3-5 şiir
kırmızı kalem kullanılır
arkadan durmadan çalan sağlam 3-5 parça
karanlık oda
masaüstü ışık

Yort Savul / Ece Ayhan

Arif Çağlar için

1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya

3. Bir, Yeryüzüne nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?

5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessutanlarda bayraksız davulsuz?

6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk

7. Çocuklar ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak yazınız

8. Kurşun kalemle de olabilir
Yort Savul!

ne idüğü belirsiz bir ben.

aptal gibi suç olsam.
konuşmasam taş olsam.

5 Temmuz 2012 Perşembe

gün ortası şiirlemecesi




beyninin ortasına vurmuşken bir gürz,
inmişken gözlerindeki şişlik
alttan almasını bil,
elinde sigarayla gelmişken bir Unicorn
kanı yerine sigarasını iç,
beslemesine izin ver seni,
gelen Hüma kuşudur belki,
Umay doğurganlığıyla gelir,
suyunu Kutsal Kasede sunar.
hem ilk kez nefes alırsın, Bektaştan
hem ilk kez ateşte yanmazsın ibrahim hırkasıyla.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

gün ortası işyeri sefası. üniversiteye işyeri de dedim ya sonum yakındır. son.





+acıma bana öldür beni.
-niye acıyayım yeaa
-şii sakin.
+seni seviyorum.
- büüü.
+ tamam.
- tamam.
+ (sarıldım.)
-(sarıldım.)
-aç mıyım ben ki
hüss senden yemek istesem ne yapardın
+soslu bı makarna. salata.
....


2 Temmuz 2012 Pazartesi

mutlu yazı

bahsetmiştik, kötülüklerin yalnız gelmediği gibi mutlulukların da yalnız gelmediğinden..
mutluluk üzere mutluluk doluyor günümün her saatine, dolu dolu,
sabaha kadar uyanık kalmayı sevdiren biri varsa hayatınızda siz mutlusunuzdur arkadaş. ben böyle mutlu oluyorum. ben uzun zamandır mutlu olmayan bir adamdım. ben uzun sürecek bir mutluluğa sahibim.
mutluluk benım hayatımın en zor döneminde geldiyse, herşeyiyle başım üstüne.
acısına şimdiden razıyım, mutluluğu peşin veren insana acının hesabı sorulmaz.
ki düşünmek bile utanmamı sağladı acısını.
hayatıma merhaba diyen güzel insana, iyi geceler şeysi..
not: bu şarkı ne kadar uyuyor duygularımı ifadede hesaplamadım ama mutluluk veren bi şarkı.

1 Temmuz 2012 Pazar

Bak Noldu Şimdi!!

tez zamanda bit mi demedik,
adının hakkını ver mi demedik,
yeter ulan ben bittim sen bitmedin mi?
çok şey söylediğim acılarımın büyük bir dilimini oluşturan tezim bitmiştir, duyurulur. bilim insanı ilan edilmenin dadı da bi başkaymış vesselam.


savunma sonrasında benim kafamda çalan şarkı şöyle bişeydi sanırım. ve aklımda yapılmayı bekleyen bir milyon tane hiç bişey. bildiğin bişe yapmamak.