2 Nisan 2014 Çarşamba

10. çocuk olmak

adanada doğudan ilk göçlerin yapıldığı bir mahallede geçti çocukluğum. ben doğmamışken ailem kaçmış gelmiş kan davasından buralara.
babam yine ben doğmadan önce 12 yıl hapis yemiş. aşiret reisinin oğlu olmanın verdiği bedel 12 yıl olarak biçilmiş. sonra turgut özal, 6buçuk yıl geçmişken af çıkarmış.
hapis hayatı bitince ilk olarak çocuk yapımına kalındığı yerden devam edilmiş.
ben doğmuşum 10. çocuk olarak. Annem 40 babam 42 yaşındaymış. bundan bir yıl sonra da kardeşim dünyaya gelmiş. 11. çocuk olarak...
bir anne&babadan 10. çocuk olarak doğmak ne demek? bunu biraz hayal et...
(devam edecek)


lisede yazılan birkaç bişey

hakkımda bilmediklerin senden çok beni üzdü hep
hakkında bilmek istemediğim ne çok şey bildirdin bana

boy abdesti!! almak için girdiği duşta yıkanırken zaten ayaklarım başımdan akan sularla ıslanıyor diye ayaklarını yıkamayan "mehdinin" bizden başka kimsenin alamadığı pis kokusu var burnumda..

burnun neyin kokusunu alıyor şuan. burnunu özlediğimi en yakın arkadaşım A'ya  söylerken yanaklarım kızardı bugün. o bunu söylediğim için yanaklarımın kızardığını sanarken, ben başka yerlerini düşünüyordum.

gözlerim 2 milyonluk dürüm döner yiyen mehdinin yediği dönerin poşedinin altında biriken turuncu sıvı suya takılmayalı bir hayli olmuş, bunu göremez olmuşum bir hayli zamandır.

ya da oturduğu deri koltukta götünün kaymasıyla çıkan sesin osuruk sesi olmadığını belli etmek için birkaç kez daha götünü koltukta gıcırdatan samsunlu piç hasan, gözüme görünmez oldu..

hani annesinin "arkadaşlarına ne kadar hamarat bir annen var" dedirtmenin hazzıyla bu dünyada yaşayan meliha teyzenin oğlu gizli ibne mustafanın seks muhabbeti açıldığında susmaya başlaması? ve o an ortamda yankılanan ses topluluğunun ahenginin değiştiğini ilk farkedişin?

sürekli konuyu sekse getirmeye ve ne kadar alımlı olduğunu hissettirmeye bayılan bakire yeliz? boş zamanlarında hala kendine güzellik yapıyor ve bu zevkini hayali sevgilisiyle yaşadığı seksmiş gibi anlatıyor mu oralarda?

hakkı bulut dinlemiyorum artık? dün sabaha kadar Selahattin Özdemir dinledim. kesilen bir yerimden akan kanı gördükten sonra rahatlamama benzer bir rahatlıkla uyudum sabaha karşı.
mutluluğun sırrı hakkında bir çok şey yazabilir bir çok "birey", samimi arkadaş sohbetlerinde farkında olmadan mutluluğun yolları üzerine yorumlar yapılır çoğu zaman.. telkinlerde bulunulur, yollardan bahsedilir.. benim de bildiğim yollar var, bildiğim fakat uygula(ya)madığım. kolay değildir, hayatın sırrı gibi bişey bu, bilgisine ulaşılması zor, uygulaması daha bir zordur. sebep? bir çok sebebi var, bilinçli mutluluk için vereceğim formülün toplumda monotonluk hatta amiyane tabirle odunluk olarak adlandırılması bunlardan biri olabilir. fakat özellikle bizim toplumumuzda örnek kişi olarak gösterilir bu seviyedeki insanlar...
demiş ya bir şarkıda biri
"yarın hatrımı sorsan ne olur, bugün hevesimi kırdın bir kere
gitme demenle kalsam ne olur, gönlüm çoktan yola çıkmış bir kere"