geri dönüş.

her zaman bir geri dönüş yaşanır. bu hep böyle oldu, kimi zaman yokluktan çıkış, kimi zaman yeniden varoluş için ortaya çıkar insan.
kimi zaman ortaya çıkması faydadan çok zarar verir, kendine, sana bana herkese...

birden fazla ölüp dirilmişliğimiz var bunu biliyoruz, hem benim hem bizim.
bu hep böyle oldu. yeni, yeniden kendimizi gösterme, ortalığın (tabiri caizse) amına koyma dürtüsüyle olabildiği gibi sadece "ulan yokluktan ölecem dur biraz var olayım hesabı" da olabilir pek tabi ki.

bu arada kaybolma sebeplerimiz de pek tuhaftır bizim. (içses-ne tuhafı lan amcık, üşengeçliğinden kaybuldun işte).

madem geri döndük, müziksiz dönmeyelim, şanımız bozulmasın.

oneyla vol 1

sadece hollandalılardan oluşan bir hostelden bildiriyorum. kulağımda kulaklık havuz başındayım.
ay dont spik ingiliş modumuz.
yanımda bir mıktar NACİYE (cannabis) daha var.
kime ne pazarlıyorum onu da bilmiyorum.
dün bir grupla grup yaptık. enteresan insanlar.
hayır dil bilmek hakkatten gerekmiyormuş. biliyoruz o ayrı mevzu.
ar yu disko? ar yu kola? ar yu seks ee what ar yu mınakoyım :))

hayır kafam çok sağlam lan.

şimdilik bu kadar. öperler. vuçk.

saat 06:00 dumuru.

hayatımda değilsin. bunu her hissedişimde sana daha bir yaklaştığımı farkettim.
uzun zaman oldu karya, ne ben seni affedebildim, ne de senin deyiminle ilkin kendimi.

bu yüzden iflah olur mu artık bu ruh bilemedim de hiç. senin deyiminle olurdu, olacak da.
ümit var mı? ya hiç sevmeseydim seni?
yokolurdum sahi o zaman.

seven kal. ve sevil de.

eyvallah...

bilen bilir, ısırmayı severim, ısırılmayı da.
yüksek sesli müziği severim, ısıran müzikleri..

ilgi hazırlan zamanımız geldi.
varolmaklan yok olmak arasında bir çizgide 1 hafta.

yapak edek,

zaman birikimleri beraberinde getiriyor,
insan olarak çok da değişmiyoruz belki ama inanılır derecede tecrübe biriktiriyoruz,
neyse çok sağlam dostlarım var, ben de fena sayılmam, benim için de bunu demeliler, hakkımı yemeyin lan :))
muhabbet ederken mesela canımız sıkkın ve birden bana patti smith yolluyor kız,
hem de tam zamanında
hep birlikte ona kulak verek hadi. malum akademisyen olsan da adana kanına işlemişse "yapak, edek, verek"sin
hadi uyuyak lan.

bir pazar sabahına henüz hava aydınlanmamışken kendiliğinden uyanıyorsan, hayatında iplerin ya da herhangi bir sikin senin elinde olmadığını farkediyorsan...
tavan sevişme ufkun olduysa..
öleyise miğde bulantın varsa ve üstüste 3 sigara içtiysen...
beynin artık kaldırmadığını bağırıyorsa ve sarsıcı migren acısı çekiyorsan...

büyük bir mutluluk veriyor...

nefes kesilir...

hakkını vererek dinlersen sana hediyem olarak kalacak bir şey... umarım ucuz sevişmelerle harcamazsın... orgazm olmanın envay çeşidinden biri de müzik.. o değil çok yuksek kafam, kurduğum cümlelere gel... hayır bunların saçma olduğunu bile yazıyorum kafayı düşün, hala açıklama filan yapıyorym... hadi şimdi uzan.. ya da ayakta dik dikil.

hayat bildiğin gibi.

geceyi yaşamaktan yorgunken yetişir bu şarkılar... hep yetiştiler.. hep zaman yolculu makinam oldular..

soft yaşamlar soft camellar gelsin.
hayat bildiği gibi gelsin lan.

o değil hayatında sarılarak uyuyabileceğin birinin olmaması ne kötü lan.
birlikte müzik dinleyebileceğin,
sana müzikler dinletebilecek birileri olmaması ne kötü..
zorunda olmak,
zorunda kalma kendine,
hem bundan haz etmediğin halde hiç.
napmalı ki.
gidip fuck myself mı uyapayım
bilemedi...
geçmiş üzüntülere say hüss,
yaptıklarına ve dahi yapmadıklarına say...
hadi yatalım..

sounds like a melody

olum kafam çok iyi lan

bana değil sana.

bazen, keşkelerim çoğalıyor,
içimde bir "mutsuzluk" var, çok seviyorum.
hayat bu işte, hapsoluyorum bazı bazı mutluluklar içinde
bana yaratılmamış gibi haşa,
mutluyken yok oluyorum, mutsuzken var.


hala seni bir yarısında gecenin arayabiliyor,
hala konuşurken saçmalayabiliyorum.
hala seni.....

liverpool ülkü ocakları

sanırım garip olmaktan hoş..
sarılasım var.
birlikte sigara içesim, burnumuzu üşütesim var.

bu

sonra birden huzur dolar içine, yanına sokulur, usulca...
hem öyle bir gelir ki, öyle kelimesiz, öyle sakin, öyle ismi gibi..
hüzne bir damla yer bırakmaz, bunu kavgayla da değil sadece varlığıyla yapar hem. hüzün varlığından utanır, kendi gider...

her yerin her şeyin bir miadı var, içimdeki çoğu şeyin miadının dolduğunu hisseder oldum kuvvetle...
buranın da bir miadı var...
yenilenmek insanlar için,
insanım lan ben de..
hadi adiyos.

beklemek sadece seviye arttırımı isteği, kalp çeperimizin yetmemesi sebebiyle uygun anın bekleyişi
bazı zamanlar
bazı insanların denk gelmesi isteği
bazen sanmaktan öteye geçemeyişimiz
bazen zannımızın ötesinde oluşu iletiştiğimiz insanların

haydi hüss kaçar...

sadece evet de
mevzu bundan ibaret, bir sürü hayata dokunuruz, ama hayatımızı sürdürmek istediğimiz başka biridir.
başka biri misin, bir sürü kişiden biri mi?
bunun cevabını kısa zamanda kenmize vermemiz gerek.
yoksa huzur bulamıcaz, yoksa var olamıcaz,
al sana varoluşçuluk.

bırkac zamandır zaman algım kırılmış durumda. okuldan eve gelıyorum beynım oluyor harran ovası ve uyuyorum teklı koltukta. teklı koltukta uyuyorum cunku kanepede ev arkadasım uzanmıs oluyor ben gelene kadar, diğeri de televizyona ters bi açıda. teklı koltuk tam karşısında ama işte tekli o da. zaten sabahtan aksama kadar göte yaptırıyoruz işlerimizi. aksam barı sırtım çalışsın istiyorum ama o da olmuyor ev seksisi yüzünden..
peki neden salon?
salon, çünkü ev arkadasımla vakit gecirdiğimiz nadir yerlerden biri. sosyallesme adına haftada 2 bazen 3 kez içmeye, yemeğe cıkıyoruz ama onun dısında pek bi sikim yapmıyoruz...
zaten bi sikim de yapmıyoruz...
hayır bu yaşa gelmış adamlarız hala eve duzenlı olarak kız gırmıyor.. öncelerı ben ıstemıyorum dıye dıyordum ama harbıden kıllanmaya basladım lan bu durumdan...

bir nevi umut sarıkayanın ev seksisi serisindeki baba rölündeyim evde m.k.

bana biri yollasaydı bunu ağlardım.
sarılırdım nefesini kesene kadar sonra.