25 Haziran 2012 Pazartesi

bazen notlar alırım.

ben hayata değil ama ölüme inandım. "hayat yok ama ölüm var!"dedim kendime. ve boşalmanın, seks ne kadar uzun sürerse o kadar zevkli olduğunu düşünerek, hayat ne kadar sürerse ölümün de o kadar muhteşem olacağına inandım. ve elimden geldiğince hayatla sevişmemi uzatmaya çalışıyorum. tek kurtuluşum bu.
[14/09/2011 03:22:39] hüseyin aksoy: kinyas ve kayra

23 Haziran 2012 Cumartesi

ne diyim ki ben.
yetmez mi?

22 Haziran 2012 Cuma



herkesin bir into the wild süreci vardır, sanırım herkesin kendine göre..
benim de hayatımın into the wild süreci sona ermek üzere, resmiyette seçtiğim iş buydu ve bitti. burada paylaşıyor olmamın tek sebebi, arınma yaşamak. tüm bu olanlar hikayeden ibaret, çok yoğun duygular yaşa, sende kalsınlar...

oysa ki "mutluluk paylaştıkça anlam kazanıyor" olmalı...

mutlu/ mutsuz değilim..


zor oldu, çok şey öğrendim, anlatmıycam ama.
özel şeyler keşfettim, onlardan da bahsetmiycem. sadece "özel şeyler keşmek için bu kadar uzaklaşmanın şart olmadığını" söylemekle yetineyim.
çok insan girdi hayatıma, kesiştik, paralel yürüdük, sevdik, sustuk, anlattık, konuştular, kaydettim.
saf bir hayat olmadığı aşikardı, hala öyle, toplumumuzun en saf grubu üzerine çalışma yaptığım halde insan faktörünü kaçırdığımızı farketmek güzel şey, insan her yerde insan..
sanırım 4 kez karşılaştım köpekleriyle, ilki çok yaklaşmıştı hedef seçtiği yüzümü parçalamaya, diğerlerini ben savuşturmayı öğremiştim, onlar da hedef seçmemeleri gerektiğini,
çocukluğumda babamın ana dilinde anlattığı hikayeler, efsaneler her kelimesiyle aklımdaymış, ve ben çok severmişim dinlemeyi, ama çok... 

hayatım boyunca yürüyemeyeceğim kadar yol yürüdüm tek seferlik yürüyüşlerle hem de, deve çekmek çok güzel, bir o kadar yorucu,, "bereketli hayvan" olduğundan yollar su gibi geçiyor deveyle,


gülmek ne güzel şey, her zaman bir gülümseme olmalı insanın yüzünde, bunu diğer insanlardan esirgeme bencilliğinde bulunmamak gerek..
ben giderken bunlar kalsın burada, yollar beni affeder umarım..
umarım yollar tekrar çağırır beni.
son.













17 Haziran 2012 Pazar

iç sesime ithafen

bugün düşünmedim,
sustum bugün, iç sesim 3 gündür yok, bilmiyorum çoktan tatile gitti sanırım, kumsalda kumları sayıyordur kesin.
balık tutuyordur belki,
çadır kurmuştur,
söylemeden gitti, bilmiyorum. iyi yaptı.
beni sakinleştirmek için tüketti kendini, gelince (gelirse) uzun uzun susacam, karşılıklı 1 sigara içecez (bırakmadıysa)...
mutluluklar getirecek, hissediyorum. dolmaya gitti biliyorum.
sakinim. çok yorgunum.
yolculuk kelimesi bile miğdemi bulandırıyor şuan, ama olsa şimdi bir yol, 1 an durmam,
içsesim nerde olduğunu söylese (siksen söylemez) hemen yanına giderim.
böyle şeyler yaptığım için terketti beni içsesim biliyorum, saçmalıyorum ben. iç sesim de iç sesim diyorum kaç zamandır. ne kafası bu, neyin derdi.
bu kadar yalnız değilim, hatta hiç yalnız değilim. iç sesim de yok gerçekte.
düş sesim var ama.
kelime eskitmek diye bişeyden bahsetmiştim çok sevdiğim bi dostuma, konuştukça kelimelerim yavanlaşıyor ve eskiyor demiştim. kullandıkça işlenmesi gerekmiyor muydu? kullanmasını mı unuttum? ya da hiç kullanamadım mı?

ankara, ah ankara, canımı acıtıyorsun. seni sevmiyorum. seni çok sevmiyorum hem de, hiçliğe layık değilsin. o yuzden "çok sevmiyorum" seni.

uyumalıyım, yoksa o da gidecek. uyku bir ihtiyac olmaktan çıkmak üzere yaşamımda, zorla uyumaya gidiyorum. dondurma yemeye gitmek gibi düşün, aklıma geliyor ve uyumaya gidiyorum.

Halit ziya fransızların bir atasözünden bahsederken "kötülükler yalnız gelmez" dediklerini, bu sözle "bir kötülük başladıysa birsürü kötülüğü de yanında getirir"i kastettiklerini  söylüyor ve ekliyor, "bu sözleri eksik fransızların,
 iyilikler de yalnız gelmez, bir iyilik girdiyse hayatınıza birsürü iyiliği de beraberinde getirir" diyor.

bir iyilik girdi hayatıma. hakkım olan diğer iyilikleri de bekliyorum.

bu geceyi de çok sevdiğim bir parçayla noktalıyor ve iyiliklerime selam ediyorum.

15 Haziran 2012 Cuma

touch me beybi

dönüm noktalarından geçmek can acıtır, mutlu olamazsın, mutsuz da olamazsın, gariptir dönüm noktaları...
ilk defa sevişeceksen bu bir dönüm noktasıdır, ilk defa sevişmek çok gariptir.
ilk seviştiği zamanı hatırlayanlar genellikle bahtsızlardır.
o değil de ölüyordum heyecandan kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum,,

ilk kez bir kız benımle sevişmek istediğinde daha bir garip olmuştum, elimi ne yapmam gerektiğini bilememiştim. sanırsın ben kızım mına koyım o derece olmuştum, küçüktüm. hala kücüğüm, nolur küçük olayım. küçük olmayı seviyorum.

mevzu sevişmek aslında, çok atıp tutmaya gerek yok, hello kitty ile uyanmayalı uzun zaman olmuş, çok özledim sanırım, geçen gün muhabbetini yaptık, erkekler böyle şeyler konuşur kendi arasında,

victoria secret ile uyandığım zamanlarım daha bi fenaydı, sanıırm karaciğerimi o zamanlarda kaybettim.. envay çeşit kondom markasını öğrendiğim zamanlarım da bu dönemdi, toplum gözünde bu kadar büyütülmüşken seks, sen hatırlamadığın yaşlarda bu perdeyi yırttıysan garip oluyorsun, ya da yanındakilere ergen dedikleri halde sen hiç o triplere giremiyorsun ( şimdi yaptığım tam ergen işi bence o ayrı)
mesela hiç kovalamıyorsun, ya da hiç kovalamadım seksi bu güne kadar, sanırım.
başka şeyler kovalıyorsun böyle bir hayatın varsa.

bilmek istiyorsun ve süreklı susuyor okuyor, konuşuyor ve yazıyorsun,

ya da yazdığını zannediyorsun. sonra hiçlikler buluyor seni, tiplere giriyorsun.

her şeyi denemeliyim triplerine girmesen de her boku deniyorsun. ( götün sağlam şükür ona da)

böyle biri iflah olmaz, sadece daha çok acı çektirecek ruhları arar. daha çok acı çektirecek bir ruh var mı şu hayatta bilmiyorum.  ya da bana acı çektirebilecek ruh nasıl biri onu da bilmiyorum.

ankaradayım, köpekler gibi içtim içiyorum. çok özlemişim. tek tabanca takılıp içmeyi, kulağımda müzik son ses. bilmiyorum ne yaptığımı. uyanınca iç sesim sıkecek belamı.

ben birini sevmeye başladım lan.
böyle bildiğin seviyorum..

14 Haziran 2012 Perşembe

see and don't see

çok sevdiğim insanlar var benim, samimi sevdiğim. saf.
bir anda çıkıp bana nefes veren insanlar, boğulmama ramak kalmışken hem de,
bazen var olmaları huzur verir bana,
onlar güzel müzikler dinler, güzel kafalar yaşarlar,
bütün güzellikler onlarla olsun.

selam ederim.

12 Haziran 2012 Salı

sabreder de bunu sonuna kadar dinlersen.
anlarsın belki bir nebze daha beni.
anla beni.
muhtacım.
çok..

9 Haziran 2012 Cumartesi

MOZ

insanım lan ben de sonuçta, sınırı var benım de beynımın, ruhumun.
sağlığı yitirmekten korkar oldum, ki zaten sağlıksız, dengesiz, depresif, ( iç ses: o kadar da değilsin lan abartma, depresif bile olamazsın, otur oturduğun yerde, yine gitti kafan mına koyım) ve melankoliğim. (   iç ses:    kendine melankolik de dedin ya, allah belanı versin, daha da iç ses gelmez buraya)
bi sus allahın cezası, 2 dk yalnz kalayım, uyurken bile yanımdasın... hayır özür  dilerim istemeden söyledım, gitme yanımdan.
 iç ses:  ne gitmesi lan, 10 cm uzaklaşsam gebereceksin yalnızlıktan. ve fakat farkındayım çok üstüne geliyorum şu sıra, hakediyorsun. konuşmayacak oluyorum, bi gideyim diyorum şunun yanından, 6 ay öncen geliyor aklıma. açmayacaktım bunu ama öyle yrk gibi kalacaksın diye gitmiyorum.
farkındayım.. uyanık tut beni, yazdıklarımı oku, dinlediklerimi dinle.
 iç ses:  çok karartıyor ve fakat mutluluk veriyor içime dinlediklerin/ bana dinlettiklerin.
mutlu olayım mı?
 iç ses:  ol.
oldum.
müzik paylaşayım mı?
 iç ses: paylaş



7 Haziran 2012 Perşembe

işten geldim, geldim mi gelmedim mi farkında değilim,
canım çıkmadı, yok canım,
oda karanlık, sağlam çekişlerle 3 sigara içtim
bilgisayarın ışığı var bir tek odada, içimdeki dahil tüm ışıklar sönük
böyle zamanları çok severim
böyle zamanlarda ben, benliğimi hissederim. var olurum yeniden.
ve böyle zamanlarda tek ilacım sağlam bir parçadır.
ses yavaş yavaş yükselsin, ben yavaş yavaş öleyim.
acının her zerresini hissedeyim.
sonra var olduğumu hissedeyim ölümüm sırasında yaşadığım acı ile
sırf var olduğumu hissetmek için ölmeyi ne çok istediğimi bu zamanlarda hatırlarım.
yüksek sesle ışık kapalı dinle.



5 Haziran 2012 Salı

durumumuz budur hafız. durumumuz vahim ve fakat yeisli değiliz.
baki selam.




1 Haziran 2012 Cuma

arabesk dakikalar

nefes alamaz olduğum şu günlerde belki de tek çıkış yolum "arabesk". hayatım tam bir arabesk.
çocukluğumun en karanlık/ en aydınlık sandıklarından...
bu seri devam eder.