16 Mayıs 2012 Çarşamba

gece uyumalık, uyutmalık

ruhum içimden çekilir gibi oluyorum. rahatlatıcı bir çekiliş bu, karamsar değil. hafiflediğimi hissediyorum, bedenden kurtulduğumu enerji olduğumu/ dönüştüğümü, döndüğümü.
şimdi bir hikaye anlatayım:
bir gün bir kılıç ustası şehrin en güzel fakat en zalim/ hissis hayat kadınına gitmeye karar vermiş. kadın o güne kadar kimseyi sevmemiş. usta da o güne kadar ilk kez birini -hem de onu sevmeyeceğini bile bile- sevmiş.
hayat kadınıyla birlikte olmaya gittiği gün kadın onu öldürüp tüm parasını almak için 3 kılıç cambazını odada bekletmiş. adam odaya girdiğinde kadın karşısındaymış fakat kadın bu 3 kişiyi altetmeden kendisiyle birlikte olmayacağını söylemiş. çetin bir mücadele ve şiddetli kılıç darbeleriyle parçalanan vücuduna rağmen öldürmüş usta diğer 3 cambazı. fakat garip bir durum varmış, kılıç ustasının vücudunda derin yaralar olmasına rağmen yaralar kanamıyormuş. bunu gören kadın  gerçekten aşık olmuş ustanın gücüne ve "erkekliğine". ve ilk kez biriyle isteyerek birlikte olacağını belirterek sarılmış ustaya. aşk ve arzuyla. birlikte yatağa uzanmışlar. kadının tenine değen ustanın yaraları kanamaya başlamış ve usta 5 dk içinde tüm yaralarından akan oluk oluk kanlar sebebiyle ölmüş.
                                          son!

geçen gün bahsettiğim sabahlamalık şarkı..



1 yorum: