22 Haziran 2012 Cuma



herkesin bir into the wild süreci vardır, sanırım herkesin kendine göre..
benim de hayatımın into the wild süreci sona ermek üzere, resmiyette seçtiğim iş buydu ve bitti. burada paylaşıyor olmamın tek sebebi, arınma yaşamak. tüm bu olanlar hikayeden ibaret, çok yoğun duygular yaşa, sende kalsınlar...

oysa ki "mutluluk paylaştıkça anlam kazanıyor" olmalı...

mutlu/ mutsuz değilim..


zor oldu, çok şey öğrendim, anlatmıycam ama.
özel şeyler keşfettim, onlardan da bahsetmiycem. sadece "özel şeyler keşmek için bu kadar uzaklaşmanın şart olmadığını" söylemekle yetineyim.
çok insan girdi hayatıma, kesiştik, paralel yürüdük, sevdik, sustuk, anlattık, konuştular, kaydettim.
saf bir hayat olmadığı aşikardı, hala öyle, toplumumuzun en saf grubu üzerine çalışma yaptığım halde insan faktörünü kaçırdığımızı farketmek güzel şey, insan her yerde insan..
sanırım 4 kez karşılaştım köpekleriyle, ilki çok yaklaşmıştı hedef seçtiği yüzümü parçalamaya, diğerlerini ben savuşturmayı öğremiştim, onlar da hedef seçmemeleri gerektiğini,
çocukluğumda babamın ana dilinde anlattığı hikayeler, efsaneler her kelimesiyle aklımdaymış, ve ben çok severmişim dinlemeyi, ama çok... 

hayatım boyunca yürüyemeyeceğim kadar yol yürüdüm tek seferlik yürüyüşlerle hem de, deve çekmek çok güzel, bir o kadar yorucu,, "bereketli hayvan" olduğundan yollar su gibi geçiyor deveyle,


gülmek ne güzel şey, her zaman bir gülümseme olmalı insanın yüzünde, bunu diğer insanlardan esirgeme bencilliğinde bulunmamak gerek..
ben giderken bunlar kalsın burada, yollar beni affeder umarım..
umarım yollar tekrar çağırır beni.
son.













7 yorum:

  1. fotograflar insanin icini isitiyor, herkes tanidik geliyor sanki. nerede cekildi bu görüntüler?

    YanıtlaSil
  2. Bir kez dağda yaşadıktan sonra hep dağa dönmek istersin. Sana da bu olacak.

    YanıtlaSil
  3. Of ben çok kez dağda yaşadım ama dönmek istemiyorum:( Gerçi, zaman zaman eksikliğini ve özlemini hissediyorum, ama her zaman bir "çok açılmışlık" hissi; bir "karayla bağlantım olmalı" hissi... Sanki dağ, dağ değil de deniz, sanki çok fazla derinliği... Issız... Garip.

    Şarkı olağanüstü güzel;

    bana bir de şu lafı hatırlattı;

    "if love was red and she was color blind". Bunu da Savage Garden söylemişti..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. asıl özgür hissettiren de o çok açılmışlık hissi oluyor ve müthiş bir çekim yaratıyor bu durum..
      zaman zaman açılmak gerek. ya da zaman zaman karaya çıkmak geri kalanını açık yaşamak gerek.

      Sil